7 Mayıs 2011 Cumartesi
YAKUT
Yakut :
Güzelligi ve sertligi nedeniyle en degerli taslardan biri olarak kabul edilir.
Ona, Hindistan'da "Degerli Taslarin Efendisi" adini yakistirmislardir. Amerika, Avrupa'da çikarilmasina ragmen Hindistan ve Güneydogu Asya Yakut’un anavatanidir.
Elmas’tan sonra en sert degerli tastir.
Kan dolasimina pozitif canlandirici etkisi vardir. Bagisiklik sistemini güçlendirir. Kisiyi sinirlamalarindan kurtardigi gibi, kendinden fazla digerlerini düsünmesine yol açar.
Cesaret, ruhsal gelisme, liderlik, mutluluk duygularini arttirir.
Güzelligi ve sertligi nedeniyle en degerli taslardan biri olarak kabul edilir.
Ona, Hindistan'da "Degerli Taslarin Efendisi" adini yakistirmislardir. Amerika, Avrupa'da çikarilmasina ragmen Hindistan ve Güneydogu Asya Yakut’un anavatanidir.
Elmas’tan sonra en sert degerli tastir.
Kan dolasimina pozitif canlandirici etkisi vardir. Bagisiklik sistemini güçlendirir. Kisiyi sinirlamalarindan kurtardigi gibi, kendinden fazla digerlerini düsünmesine yol açar.
Cesaret, ruhsal gelisme, liderlik, mutluluk duygularini arttirir.
MİNERAL VE ÇEŞİTLERİ
Minareller, Minarellerin Özellikleri ve Çeşitleri
Mineral Nedir?
Doğal şekilde oluşan, homojen, belirli kimyasal bileşime sahip inorganik kristalleşmiş katı bir cisimdir. Buna göre minerallerin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
En çok göze çarpan mineral örnekleri kayalar ve taşlardır. Civanın dışında mineraller; ağır, sert ve yoğun olup aldığı şekillere kristal adı verilen katı kütlelerdir. Kristaller, değişmeyen ve muntazam şekle sahip olan maddelerdir. Bu demek oluyor ki, kristal parçalara ayrılsa bile her özel parça orijinal kristalin şekline sahip olur. Mineraller bu yolla teşhis edilir. Cıva dışında hiçbir mineral sıvı halde bulunmaz. Hızlı hareketi ve parlak gümüş rengiyle “çabuk gümüş” diye de adlandırılan cıva oda sıcaklığında sıvıya dönüşür.
Mineraller, değişik taş çeşitlerinin içinde biçimlenen doğal maddelerdir. Onlara ulaşabilmek için madenler, kuyular ya da tünellerle toprağın derinliğine inmek gerekir. İnsanların, hayvanların ya da bitkilerin etkisiyle oluşan suni maddeler gerçek mineraller değildir. Örneğin Tayland’daki madenlerden çıkarılan yakut gerçek bir mineraldir. Ama saf olmasına rağmen lazer yapımında kullanılan insan yapımı yakut hakiki mineral değildir. Gerçek bir mineral hiçbir canlının etkisi olmadan gelişim göstermelidir. Bu da “inorganik oluşum” diye adlandırılır. Örneğin; gerçek bir mineral olmayan amber, öncelikle parçalandığında kristal parçacıkları aynı şekli korumadığı ve milyonlarca yıl önce kozalaklı ağaçların ürettiği fosil reçine olarak günümüze geldiği için mineral olma özelliğinden yoksundur.
Kayalar, minerallerin spesifik kombinasyonlarından meydana gelirler. Örneğin kuvars ve mika granitten çıkartılır. Minerallerin çıkartılamadığı kaya türleri de vardır. Bunun nedeni içlerindeki mineralin çok az olması ya da çok geniş bir gruba bağlı olup henüz sınıflandırılmadıkları için tercih edilmeyişleridir. Obsidyen ikinci türe örnektir. Lav akıntılarında bulunur ve silikon ile oksijenin bir araya gelmesiyle oluşan silis mineralinden yüksek miktarda içerir. Onu meydana getiren kristallerin farklı konumlarda aynı şekilde kalamamasına rağmen sonuçta bu zengin mineral teknik olarak kaya adını alır.
Mineraller genel bir bakışla iki gruba ayrılır:
Minerallerle kayaları birbirine karıştırmak kolaydır. Fakat bunların arasında önemli bir fark olduğunu özellikle belirtelim. Bir mineralin belirgin bir yapısı vardır. Kimyasal yapısı daima aynıdır. Dünyanın hangi köşesinde bulunursa bulunsun sertliği, diğer başka nitelik ve özellikleri değişmez. Buna karşılık, kayalar muhtelif minerallerin karışımı bir yapıdadır. Sözgelimi granit diye bilinen kaya cinsi, kuvars, mika, florspat ve diğer başka minerallerin karışımından meydana gelen bir yapıya sahiptir. Üstelik yeryüzünün bir yerinde bulunan granitte bu minerallerin oranı başkadır, diğer bir köşesindeki granitte başkadır.
Mineraller kayalarda, kumların içinde, taşlarda bulunabilir. Yeraltında bulunan minerallerden örneğin kükürt, endüstride özellikle sülfürik asit yapımında kullanılır. Alçıtaşı ya da tebeşir mineralleri kille karıştırılır, ısıtılır ve bundan çimento elde edilir. Demirin yüksek fırınlarda arıtılmasında da büyük ölçüde alçıtaşından yararlanılmaktadır.
Altın ve daha birkaç metal, tabiatta arı (saf) halde bulunur. Bunların çoğu oksitler, karbonatlar ve klorürler bileşiminde elde edilir. Filizler yüksek fırınlarda kimyasal maddelerle karıştırılıp ısıtılarak arıtılırlar. Alüminyum güç arıtıldığından, filizinden ayrıştırma işleminde elektroliz olayı uygulanır.
Altın, kurşun, gümüş, bakır filizleri, kimyasal yolla arıtılan diğer filizler arasında sayılabilirler. Yeraltındaki minerallerin bilimsel bir yolla incelenmesi işi "mineraloji" diye isimlendirilir. Minerallerin fiziksel ve kimyasal özelliklerini, renk, saydamlık, yoğunluk, sertlik ve benzeri karakteristiklerini incelemek "mineraloji"nin işidir.
Minerallerin doğada veya deneysel olarak yapılan incelemelerde de gözlendiği gibi, oluşum şartları bunların belirli fizikokimyasal şartlarda (belirli sıcaklık ve basınç altında ve ortamın kimyasal durumu gibi) oluşurlar. Buradan mineralojinin bir amacının da minerallerin oluşturduğu yerkabuğunun kimyasal ve fiziksel yapısının öğrenilmesi, yerkabuğunun tarihinin bilinmesi ve yeraltı kaynaklarından yararlanılması olduğunu anlıyoruz.
Mineraller belirli bir kimyasal bileşime sahiptirler. O halde her mineral bir kimyasal formül ile ifade edilir. Minerallerin kimyasal formülleri genellikle sabittir. Ancak belirli sınırlar içinde belirli kaidelerle değişebilir. Çok ender olarak saf elementler (altın, gümüş, bakır vs) şeklinde oluşan mineraller, yerkabuğunda meydana gelen doğal fizikokimyasal olayların ürünleridir.
Minerallerin bir diğer özelliği de inorganik oluşudur. Yerkabuğunda bulunan petrol, kömür, fosil ve reçine gibi maddeler mineralojinin kapsamına girmez. Ancak nadir de olsa organik mineraller de vardır; mesela "kehribar" gibi.
Minerallerin katı olmaları düzenli bir atomsal içyapıya sahip olduklarını gösterir. Mineral kristallerinin dış yapıları incelendiğinde düzgün geometrik dış şekilli oldukları görülür. Yine aynı şekilde içyapılarının da düzgün olduğu görülür. Minerallerin "cıva" gibi sıvı olan tipleri de vardır.
Mineraller homojen bir yapıya sahiptirler. Alınan bir mineral örneğinin her tarafı aynı mineralden ibaret olmalıdır. Ancak her mineralde az veya çok yabancı mineral varlığı bulunmaktadır. Yabancı madde oranının çokluğu, mineralin özelliklerini değiştirir. Esasta; gözle görülebilen boyutta homojen olması basit tanımlama için yeterlidir.
Mineral Çeşitleri
Mineral Nedir?
Doğal şekilde oluşan, homojen, belirli kimyasal bileşime sahip inorganik kristalleşmiş katı bir cisimdir. Buna göre minerallerin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Doğal olarak oluşur.Metallerin çoğu, modern hayatta gerekli olan kimyasal ve endüstriyel ürünler minerallerden gelir. Çiftçilik ve toprağa dayalı ormancılık minerallere dayanır. Minerallerin kullanım alanlarının potansiyel sayısı neredeyse sonsuzdur.
2. Herhangi bir parçası bütününün özelliklerini taşır.
3. Belirli bir kimyasal formülü vardır.
4. Katı halde olup nadiren sıvıdır.
5. İnorganiktir.
En çok göze çarpan mineral örnekleri kayalar ve taşlardır. Civanın dışında mineraller; ağır, sert ve yoğun olup aldığı şekillere kristal adı verilen katı kütlelerdir. Kristaller, değişmeyen ve muntazam şekle sahip olan maddelerdir. Bu demek oluyor ki, kristal parçalara ayrılsa bile her özel parça orijinal kristalin şekline sahip olur. Mineraller bu yolla teşhis edilir. Cıva dışında hiçbir mineral sıvı halde bulunmaz. Hızlı hareketi ve parlak gümüş rengiyle “çabuk gümüş” diye de adlandırılan cıva oda sıcaklığında sıvıya dönüşür.
Mineraller, değişik taş çeşitlerinin içinde biçimlenen doğal maddelerdir. Onlara ulaşabilmek için madenler, kuyular ya da tünellerle toprağın derinliğine inmek gerekir. İnsanların, hayvanların ya da bitkilerin etkisiyle oluşan suni maddeler gerçek mineraller değildir. Örneğin Tayland’daki madenlerden çıkarılan yakut gerçek bir mineraldir. Ama saf olmasına rağmen lazer yapımında kullanılan insan yapımı yakut hakiki mineral değildir. Gerçek bir mineral hiçbir canlının etkisi olmadan gelişim göstermelidir. Bu da “inorganik oluşum” diye adlandırılır. Örneğin; gerçek bir mineral olmayan amber, öncelikle parçalandığında kristal parçacıkları aynı şekli korumadığı ve milyonlarca yıl önce kozalaklı ağaçların ürettiği fosil reçine olarak günümüze geldiği için mineral olma özelliğinden yoksundur.
Kayalar, minerallerin spesifik kombinasyonlarından meydana gelirler. Örneğin kuvars ve mika granitten çıkartılır. Minerallerin çıkartılamadığı kaya türleri de vardır. Bunun nedeni içlerindeki mineralin çok az olması ya da çok geniş bir gruba bağlı olup henüz sınıflandırılmadıkları için tercih edilmeyişleridir. Obsidyen ikinci türe örnektir. Lav akıntılarında bulunur ve silikon ile oksijenin bir araya gelmesiyle oluşan silis mineralinden yüksek miktarda içerir. Onu meydana getiren kristallerin farklı konumlarda aynı şekilde kalamamasına rağmen sonuçta bu zengin mineral teknik olarak kaya adını alır.
Mineraller genel bir bakışla iki gruba ayrılır:
1- Metal asıllı olanlarHematit (demir), bornit (bakır) ve boksit (alüminyum) metal mineraller için belirli örneklerdir. Kuvars, asbestos, kalsit de "metal olmayan" mineraller grubuna girerler. Mineraller çoğunlukla kristaller halinde bulunurlar.
2- Metal olmayanlar
Minerallerle kayaları birbirine karıştırmak kolaydır. Fakat bunların arasında önemli bir fark olduğunu özellikle belirtelim. Bir mineralin belirgin bir yapısı vardır. Kimyasal yapısı daima aynıdır. Dünyanın hangi köşesinde bulunursa bulunsun sertliği, diğer başka nitelik ve özellikleri değişmez. Buna karşılık, kayalar muhtelif minerallerin karışımı bir yapıdadır. Sözgelimi granit diye bilinen kaya cinsi, kuvars, mika, florspat ve diğer başka minerallerin karışımından meydana gelen bir yapıya sahiptir. Üstelik yeryüzünün bir yerinde bulunan granitte bu minerallerin oranı başkadır, diğer bir köşesindeki granitte başkadır.
Mineraller kayalarda, kumların içinde, taşlarda bulunabilir. Yeraltında bulunan minerallerden örneğin kükürt, endüstride özellikle sülfürik asit yapımında kullanılır. Alçıtaşı ya da tebeşir mineralleri kille karıştırılır, ısıtılır ve bundan çimento elde edilir. Demirin yüksek fırınlarda arıtılmasında da büyük ölçüde alçıtaşından yararlanılmaktadır.
Altın ve daha birkaç metal, tabiatta arı (saf) halde bulunur. Bunların çoğu oksitler, karbonatlar ve klorürler bileşiminde elde edilir. Filizler yüksek fırınlarda kimyasal maddelerle karıştırılıp ısıtılarak arıtılırlar. Alüminyum güç arıtıldığından, filizinden ayrıştırma işleminde elektroliz olayı uygulanır.
Altın, kurşun, gümüş, bakır filizleri, kimyasal yolla arıtılan diğer filizler arasında sayılabilirler. Yeraltındaki minerallerin bilimsel bir yolla incelenmesi işi "mineraloji" diye isimlendirilir. Minerallerin fiziksel ve kimyasal özelliklerini, renk, saydamlık, yoğunluk, sertlik ve benzeri karakteristiklerini incelemek "mineraloji"nin işidir.
Minerallerin doğada veya deneysel olarak yapılan incelemelerde de gözlendiği gibi, oluşum şartları bunların belirli fizikokimyasal şartlarda (belirli sıcaklık ve basınç altında ve ortamın kimyasal durumu gibi) oluşurlar. Buradan mineralojinin bir amacının da minerallerin oluşturduğu yerkabuğunun kimyasal ve fiziksel yapısının öğrenilmesi, yerkabuğunun tarihinin bilinmesi ve yeraltı kaynaklarından yararlanılması olduğunu anlıyoruz.
Mineraller belirli bir kimyasal bileşime sahiptirler. O halde her mineral bir kimyasal formül ile ifade edilir. Minerallerin kimyasal formülleri genellikle sabittir. Ancak belirli sınırlar içinde belirli kaidelerle değişebilir. Çok ender olarak saf elementler (altın, gümüş, bakır vs) şeklinde oluşan mineraller, yerkabuğunda meydana gelen doğal fizikokimyasal olayların ürünleridir.
Minerallerin bir diğer özelliği de inorganik oluşudur. Yerkabuğunda bulunan petrol, kömür, fosil ve reçine gibi maddeler mineralojinin kapsamına girmez. Ancak nadir de olsa organik mineraller de vardır; mesela "kehribar" gibi.
Minerallerin katı olmaları düzenli bir atomsal içyapıya sahip olduklarını gösterir. Mineral kristallerinin dış yapıları incelendiğinde düzgün geometrik dış şekilli oldukları görülür. Yine aynı şekilde içyapılarının da düzgün olduğu görülür. Minerallerin "cıva" gibi sıvı olan tipleri de vardır.
Mineraller homojen bir yapıya sahiptirler. Alınan bir mineral örneğinin her tarafı aynı mineralden ibaret olmalıdır. Ancak her mineralde az veya çok yabancı mineral varlığı bulunmaktadır. Yabancı madde oranının çokluğu, mineralin özelliklerini değiştirir. Esasta; gözle görülebilen boyutta homojen olması basit tanımlama için yeterlidir.
Mineral Çeşitleri
- altın
- arsenik
- arjantit
- antimonit
- arsenopirit
- ankerit
- azurit
- anhidrit
- anglezit
- alunit
- apatit
- aragonit
- andaluzit
- antofillit
- aksinit
- allanit
- bakır
- barit
- beril
- biyotit
- bizmutinit
- boksit
- boraks
- britolit
- brusit
- bornit
- brokit
- demir
- deskloizit
- diaspor
- dioptaz
- disten
- diyopsit
- dolomit
- dumortiyerit
- elmasenarjitenstatitepidoteritrit
- flogopitfluorit
- Galenit
- Glokofon
- Gotit
- Grafit
- Granat
- Gümüş
- İlmenit
- İlvait
- kalkopirit
- kalsit
- kasiterit
- kemererit
- klorit
- kloritoid
- kobaltin
- kolemanit
- konnellit
- kordiyerit
- korund
- kovellin
- krizoberil
- krizokol
- kromit
- ksenotim
- kükürt
- kuprit
- kuvars
- karnotit
- lepidolit
- lömontit
- lösit
- lapislazuli
- lületaşı
- malahit
- manganit
- manyezit
- margarit
- markazit
- mikroklin
- minium
- molibdenit
- monazit
- muskovit
- natrolit
- nikelin
- olivin
- orpiment
- ortoklas
- otinit
- obsidyen
- pandermit
- pektolit
- piyemontit
- pirit
- pirofillit
- piroluzit
- piromorfit
- plajiyoklaz
- platin
- povellit
- prehnit
- psilomelan
- pumpelliyit
- pirotin
- ribekit
- realgar
- rodokrozit
- rodonit
- rutil
- stilbit
- seruzit
- siderit
- sfalerit
- sillimanit
- silvin
- simitsonit
- sinobar
- skapolit
- skutterudit
- sölestin
- spodümen
- stibikonit
- talk
- tenardit
- titanit
- topaz
- torbernit
- tremolit
- trona
- turkuaz
- turmalin
- uleksit
- ulmanit
- uraninit
- uranotil
- vanadinit
- variskit
- vavellit
- vermikülit
- vezuviyanit
- villemitviviyanit
- volframit
- vollastonit
- vulfenit
- zirkon
ZÜMRÜT
Zümrüt NedirZümrüt, Beril grubundan, sarı yeşil, mavi yeşil, hatta sarı renkli, cam parlaklığında, saydam değerli bir taş. Zümrütün fiziksel özellikleri temel olarak berilinkinin aynıdır. Işığı kırma ve saçılıma uğratma gücü çok yüksek değildir. Bu nedenle de taş fazlaca parıldamaz. Taşa asıl değerini kazandıran olağanüstü renginin, içerdiği az miktardaki kromdan kaynaklandığı sanılmaktadır. İyice ısıtıldığında taş rengini kaybeder.
Ural zümrütü olarak bilinen taş gerçekte —> Grena, Brezilya zümrütü gerçekte yeşil turmalin, Cape zümrütü gerçekte —> Prehnit ve akşam zümrütü gerçekte, —> Peridottur.
Ural zümrütü olarak bilinen taş gerçekte —> Grena, Brezilya zümrütü gerçekte yeşil turmalin, Cape zümrütü gerçekte —> Prehnit ve akşam zümrütü gerçekte, —> Peridottur.
TURMALİN
Turmalin taşı, çeşitli renklere ve karışık renkli biçimlere sahip bir taştır. Doğada nerdeyse her renkte bulunabilme özelliğine sahiptir. Bu sebeple turmalin, taşlı takıların hiçbiri diğerine benzemez.
turmalinin çeşitleri de vardır. Kırmızı olan rubellitte (rubelit), indicolite , zengin yeşil, parlak sarı kanarya, yeşil ve zengin mavi olan ise paraibadır. Birden çok renge sahip olana kedi gözü”, ışıkta yeşilden kırmızıya dönene ise renk değiştiren” denir. Diğer bütün turmalinlerin önüne tek renk ismi konulur yani pembe turmalin” gibi.değerli taşlar arasında yarı değerli taşlar sınıfında olsa da maddi değer olarak birçok renkli taştan daha pahalıdır.
Turmalin taşlarının faydalarından söz etmek gerekirse turmalin; hormon sistemini dengeler ve uyku verir. Zihni ve bedeni kuvvetlendirdiğine, duyarlılık ve hassaslık sağladığına ve anlayışı arttırdığına inanılmaktadır. Konsantrasyon ve sezgisel güçleri arttırmaktadır. Pozitif ve negatif kutuplara sahip bir taştır.
Mistisize turmalin, uyum ve dengenin simgesi olarak kullanılır. İnanışa göre turmalin, manevi huzur ve kişinin kendisiyle olan barışını sağlar ve sinir sistemini düzenlemektedir. Birçok mistik özellik de bu taşla özdeşleştirilmiştir. pembe turmalinin kadının dengesini büyülediğine, yeşil turmalinin ise erkeğin dengesini büyülediğine inanılır. Başka bir inanışa göre; turmalin taşının herhangi bir rengini kullanana nazar değmez, tehlikeden uzak olur ve bahtı açık olur.
AZURİT
Azurit adını etkili gökyüzü mavisi renginden alır. Eski çağlardan beri bilinmektedir ve ressamlar tarafından mavi boya olarak kullanılmıştır.mineralin bazı kaynakları bakır elde etmek için kullanılır. , ancak bu endüstriyel cevher kuprit ya da malasit kadar değerli değildir.
Ortaçağ a kadar azurit toza dönüştürüldü ve dağ mavisi ya da ermeni taşı adı verilen boyalar yapıldı. Bu boyalar ressamlar tarafından fark edilinceye kadar kullanıldı.uzun bir süre sonra toz azurit havadan rutubetlenerek kendini yeni bir minerale , yeşil renkli malasite dönüştürüyordu
Kimyasal Bileşimi Cu3 (CO3)2 (OH)2
Kristal Sistemi Monoklinik
Kristal Biçimi Genellikle levhamsı yada kısa prizmatik kristalli; masif böbreğimsi
İkizlenme Nadir
Sertlik 3.5 - 4
Özgül Ağırlık 3.773
Dilinim {011} belirsiz-zayıf
Renk ve Şeffaflık Açık mavi lacivert çivit mavisi; şeffaf-opağa yakın
Çizgi Rengi Mavi
Parlaklık Camsı
Ayırıcı Özellikleri Rengi nitrik yada hidroklorik asitte çözünebilirliği
Bulunuşu Malahit gibi ikincil bir bakır mineralidir. Bakır yataklarının oksidasyon zonunda oluşur. Malahit'in aksine çok iyi kristal formları sergiler. Malahit kadar yaygın değildir
Kristal Sistemi Monoklinik
Kristal Biçimi Genellikle levhamsı yada kısa prizmatik kristalli; masif böbreğimsi
İkizlenme Nadir
Sertlik 3.5 - 4
Özgül Ağırlık 3.773
Dilinim {011} belirsiz-zayıf
Renk ve Şeffaflık Açık mavi lacivert çivit mavisi; şeffaf-opağa yakın
Çizgi Rengi Mavi
Parlaklık Camsı
Ayırıcı Özellikleri Rengi nitrik yada hidroklorik asitte çözünebilirliği
Bulunuşu Malahit gibi ikincil bir bakır mineralidir. Bakır yataklarının oksidasyon zonunda oluşur. Malahit'in aksine çok iyi kristal formları sergiler. Malahit kadar yaygın değildir
1 Mayıs 2011 Pazar
obsidiyen
Volkanik cama verilen eski bir addır. Siyah, kahverengi, bazen yeşil renklerde olabilir. Genellikle riyolitik bileşimli bir kayaç olup konkoidal(midye kabuğu şeklinde) kırınım gösterir. Geçmişte mızrak ucu, okbaşı ve diğer keskin aletlerde, ayrıca mücevherat ya da sanatsal objelerin yapımında kullanılmıştır. Günümüzde yarı değerli süstaşı olarak önemini sürdürmektedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)